- 0 356 317 97 66
Ahilik, sanat, ticaret ve mesleğin iyi ahlâk, olgun kişilik ve doğrulukla yoğrulmuş karışımıdır. Cömert, eli açık, alicenab gibi anlamlara gelip ideal insan tipi için kullanılan Akı sözcüğünün yumuşaması ile oluşmuş Türkçe bir sözcüktür.
Ahilik Türklere özgü olup Anadolu Selçukluları zamanında kurulmuş, Türk fütuvvet yani yardımlaşma, yiğitçe davranma, cömert ve erdemli olma hareketi diyebileceğimiz kuruluşun adıdır.
Selçuklu sultanları Anadolu’da yeni bir bölge fethettikleri zaman ilk iş olarak oralarda cami, medrese ve zaviye inşa ederlerken ticaret ve sanat erbabını da yerleştirmişlerdir. Ahiler ve Babailer, Türklerin Anadolu’ya girmelerinden itibaren başlayan, Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecinin de manevi mimarları olmuşlardır.
Osmanlı’nın kuruluşunda Ahiler çok önemli rol oynamışlardır.
Ertuğrul Bey, Ahilerin yardımıyla Söğüt’e yerleştirilmiş, Ahi akıncı beylerini ve komutanlarını kendisine yoldaş edinmiştir.
Ahilerin gücünden ve etkisinden yararlanmak için Ertuğrul Bey’in, Şeyh Edebali’nin kızını oğlu Osman Bey’e aldığı bilinmektedir. Ahileri yoldaş etme geleneğinin kendisinden sonra gelen padişahlarca da sürdürüldüğü görülmektedir.
Beylikler döneminde Ahi kuruluşları hemen hemen her kent ve kasabada Selçuklulara karşı Osmanlıları desteklemişlerdir. Osmanlı Beyliği ise özellikle bu etkin gücün desteğini sağlayabildiği için kısa zamanda gelişip Anadolu’da üstünlüğü ele geçirmiştir.
Orhan Bey zamanında da vezirler Ahilerden seçilmiştir. Murat Hüdavendigâr da Ahiler elinden kuşak kuşanmış bir Ahi şeyhidir. Hacı Bektaş Dergâhı meydan evinin kapısı üzerindeki yazıt I.Murat’ın fiilen Ahiliğe katıldığının belgesidir.
Ahilik, Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli‘nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilâtıdır. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir.
Ahi diye anılan kişi, kesin olarak bir sanat, ticaret ya da meslek sahibidir. O, bununla birlikte olgun, ahlâklı, merhametli, iyiliksever ve davranışları ile güven veren bir kişiliğe sahiptir. Aile ve meslek eğitimi, din duygusu, Tanrı korkusu ahileri işlerinde üstün kılar. Sanatkârlar pirine sevgi ve saygısını belirten:
Lâfla dükkân açılmaz, boş yere etme telaş
Selmân-ı Pâk da gelse parasız olmaz tıraş
*
Burada doğruluk vardır haksızlıktan kaçılır
Bir yudum su dahi helâlinden içilir
*
Bir gelen bir daha gelsin demesin ki bî vefâ
Sahibine kıl şefaat ya Muhammet Mustafa
biçiminde özgün söyleyişleri çerçeveleyip dükkânlarına asarlardı.
Aynı mesleği yapanlar kendi aralarında dayanışırlar ve meslekte eski olan ustalık bakımından üstün olan kimseler o iş için teşkil edilen loncanın başında olurdu. Eğer loncaya bağlı olan kişi bir hile yapıp mesleğe leke düşürecek bir hata yaparsa loncanın başındaki kişi 'pir çivisi' adı verilen çiviyle gidip o kişinin dükkanın kapısını çiviliyerek kapatırdı.
Mesleğe ihanet eden hile yapmaya devam eden kişilerin o mesleğin piri tarafından cezalandırılandırılırdı.
İnsanoğlu varoluşundan bu yana ilahi bir gücün varlığına inanmıştır. Bütün araştırma ve incelemeler bu yöndedir. İnsanoğlu inandığı bu ilahi güce karşı saygılı davranmış, bu ilahi güçten yardım dilemiş ve şükranlarını sunmuştur. Bunları oluşturduğu çeşitli ritüellerle gerçekleştirmiştir. Bunlardan biri de tüm dinlerde bulunan dua adı verilen ritüeldir.
Ahilikte, her meslek erbabı peygamberlerden ya da ermiş kişilerden, evliyalardan
birisine mesleki olarak bağlılık hisedilir, sabahleyin işine başlarken meslek pirine dua edilir, zor durumlarda pirden yardım istenirdi.
Meslek pirlerinin bazıları şunlardır:
Tüccarların piri : Hz. Muhammed
Leblebicilerin Piri : İmam Gazali
Berberlerin piri : Selman-ı Farisi
Çiftçilerin Piri : Hz. Adem
Debbağların piri : Ahi Evran
Hallaçların piri : Hz. Şit
Marangozların piri : Hz Nuh
Terzilerin piri : Hz.İdris
Saatçilerin piri : Hz. Yusuf
Ekmekçilerin Piri : Hz. Zülküf
Az sayıda kalan leblebici esnafı Zile'de Ahilik geleneğini babadan oğula kalan bir miras gibi bilinçle sürdürmekte; dürüstlük ve dayanışmaya dayanan geleneklerine sıkı sıkıya bağlı kalmaktadırlar.
Leblebiciliğin pîri imam Gazâli'dir. Yöre halkının inancına göre; "İmam Gazali ateş üzerinde nohutu yemek için kavururken dumandan gözü yaşarır ve ateşteki (saç üzerindeki) nohutun üzerine yaş damlar. Islanan sıcak nohut kabuk atıp sarı leblebi ortaya çıkar." Bu olay sonucu leblebicilik başlamıştır. Zile'de leblebici esnafına çerezci denir.
Ahiliğin anadolu ve zile’de uygulanan bir ritüeli olan esnaf duası geleneğinin 1992 yılında Zile Belediye Başkanlığı yapan sayın Şükrü Serimer’in başlattığını bildiğimden Şükrü Serimer’i arayarak; Şanlıurfa’da, Bolu merkez ve Mudurnu ilçesinde, Malatya’da, Çorum'da, Kahramanmaraş'ta, Konya’da, ve İstanbul’un bazı ilçeleri ile Kapalı Çarşı’nın Zenneciler, Feraseciler, Fesçiler ve Yağcılar caddesinin kesiştiği yerdeki Dua Meydanı ile Mısır Çarşısını oluşturan iki sokağın birleştiği yerdeki Dua Meydanı’nda uygulandığını bildiğimiz Esnaf Duası geleneğinin Zile’de başlattığınız uygulamasının bir öyküsü var mıdır, yoksa yıllardır uygulanan bir yerden görerek mi uyguladınız diye sorduğumda verdiği yanıt:
“Sizin de bildiğiniz gibi benim babam, ‘Bereber Cemal’ namı ile anılan Zile’nin eski bir berberi idi. Ben 6-7 yaşlarında iken yaz tatillerinde çırak gibi beni dükkânına götürürdü.
Evimizle dükkan arasında Yeni Hamam Mahallesi Fenerci Sokak'taki Dutlupınar Camii yanında Ahi Evran türbesi vardır. Babam, her gün bu türbenin yanından geçerken durur,dua okur ve öyle geçerdi.
Dükkanı açarken de berberlerin piri Salman-ı Faris’i anarak dua okur öyle işine başlardı.
Ben, Zile Belediye Başkanı olunca babamın işe başlarken okuduğu dua benzeri genel bir esnaf duası olması gereğine inanarak bazı hocalarla da görüşerek Türkçe bir bereket duası anlamında biri sabah, diğeri de akşam iş yerleri kapanırken okunması için iki metin hazırladım. Bu metinleri Cuma ve Salı günleri belediye hoperlöründen bir cami hocasına okutmaya başlattım.” biçimindedir.
Esnaf duası, Anadolu’nun bazı kentlerinde yüzyıllardır süre gelen bir gelenektir. genel olarak uygulamada, Cuma günleri salâ verildikten hemen sonra yapılır. Esnaf duasına esnaflar dükkanlarının önüne ayakta hocanın duasına amin demekle birlikte katılmış olurlar.
Dua sonrası gönlünden kopan, ölülerinin ruhuna dua okunmasını isteyen varsa “hayır” adı altında sembol olarak ekmek, lokum gibi elde yenebilecek yiyecekler dağıtılır ve yiyenler/alanlar onlar için de dua ederler.
Zile’de de 1992’den beri gelenek haline gelen, Cuma ve Salı günleri sabah ve akşam görevli bir din adamı tarafından okunan esnaf duasını Zile’den, değerli dostum Ahmet Divriklioğlu, duayı okuyan din adamından temin ettiği biçimiyle şu şekildedir.
sabah okunan dua:
· Yüce Allh’ın selamı, rahmeti, bereketi adı güzel Muhammed Mustafa onun aline
ashabına temiz ehlibeytine inananlara ve bütün milletimize olsun. dini sohbet
· İlahi yarabbi alan sensin veren sensin, dilediğine hesapsız rızık verirsin rızkımızı
Artır, kazancımızı bereketlendir yarabbi.
· Dua bizden bereket senden yarabbi.
· Dualarımızın kabul olması için
· Cümle ölmüşlerimizin ruhları için
· Ticarethanelerimizin ve pazarımızın hayırlı, uğurlu ve bereketli olması için
· Allah rızası için El Fatiha.
akşam okunan dua:
· Yüce Allahın selamı, rahmeti, bereketi adı güzel Muhammed Mustafa’ya onun
âline ashabına, temiz Ehlibeytine inananlara ve bütün milletimize olsun.
· İlahi yarabbi bizlere kazasız belasız alış veriş yapmayı nasip ettiğin için sana
sonsuz şükürler olsun yarabbi.
· Doymayan gözden, kabul olmayan duadan, faydasız maldan, haksız
kazançtan, azdıran zenginlikten, isyan ettiren fakirlikten sana sığınırız yarabbi.
· Devletimizi, kudretli milletimizi kuvvetli eyle yarabbi.
· Güzel Zile’mizi, cennet vatanımızı, alemi islamı her türlü kazadan beladan
muhafaza eyle yarabbi.
· Dualarımızın kabul olması için
· Cümle ölmüşlerimizin ruhları için
· Bütün şehitlerimizin ve gazilerimizin geçmişlerinin ruhları için
· Aziz milletimizin sıhhat ve selameti için
· Allah rızası için El Fatiha
Zile’de evliya kültü çok önemlidir. İlçe bazında en fazla evliyanın Zile’de olduğu görüşü yaygındır. Seyit Derviş’in sadece Yatırlar Destanı adlı bir şiirinde 16 evliyanın adının geçmesi bu çokluğun işaretidir.
YATIRLAR DESTANI
Niçin beğenmezsin şehri Zile’yi
Şeyh Ethem Çelebi bunda yatmaz mı
Velilerin hocasının ulusu
Koca Kayser Sultan bunda yatmaz mı
Geçindi dünyada uryan ile aç
Bir ahede göstermedi ihtiyaç
Dertlilere derman eyleyen ilaç
Şeyh Karun Baba bunda yatmaz mı
Rıyazetle geçirirdi eyyamı
Gece kaim gündüz siyam müdamı
Evliyalar pirinin de imamı
İmam Melüküddin bunda yatmaz mı
Dünyaya bakuben alurdu ibret
Haktan da kaçuben derdi ehalvet
Ederdi dünyada aza kanaat
Çoşkun Dede Sultan bunda yatmaz mı
Anı aziz kıldı dünyada Rahman
Gezerdi dünyada daima hayran
Ana munis idi vuhuş ve tayran
Ahievran Sultan da bunda yatmaz mı
Anda tekmildi ilimle irfan
Hüdâ kıldı ana lütfundan ihsan
Dertlilerin derdine veren derman
Şeyh Helvalı Dede bunda yatmaz mı
Asilzade icazet kadimi
Halveti tarikinin hadimi
Hızır İlyas değil miydi nedimi
Pürlü Dede Sultan bunda yatmaz mı
Zehir batın ilimleri okuyan
Mürşidi kamilin eteğin tutan
Kutbulektab ile kalkıp oturan
Şeyh Muharrem Dede bunda yatmaz mı
Eyleyen nefsiyle şeytanı zebun
Olmuş asrında kâmili fünun
Sahrayı Hıdırlık da olur medfun
Ahmet Dede Sultan bunda yatmaz mı
Evliyalar zümresinin ulusu
Kırkların hem yedilerin reisi
Zilede Dede Kargın Halifesi
Şeyh İsmail Dede bunda yatmaz mı
Padişah zadedir hem Horasani
Hüdâ ihsan etmiş ilmi irfanı
Evliyalar zümresinin sultanı
Şeyh Nusrettin Sultan bunda yatmaz mı
Ruzu şeb ederdi Hakk’a niyazı
Yanımda bir idi dağ ile yazı
Veliler zümresinde dahi gazi
Hüseyin Gazi de bunda yatmaz mı
Yoğidi ana asrında hiç akran
Anı aziz kıldı o gani yezdan
Nefsi emmreye basan pehlivan
Ahi Baba Sultan bunda yatmaz mı
Seyyah idi şarkı ile mağrıbi
Elinden gitmezdi Hakk ın kitabı
Evliyalar zümresinin mahbubu
Şeyh Ahmet Dede de bunda yatmaz mı
Misli gelmemiştir anın asrında
Gece gündüz Hakkın zikri dilinde
Şehrin ulu bekçisi üst yanında
Arslan Dede Sultan bunda yatmaz mı
Dini islam için gaza edenler
Ruzu şeb durmayıp cevlan edenler
Kâfir elinde hep helak olanlar
Şehid-i şüheda bunda yatmaz mı
Seyid Derviş bütün kendin bilmişler
Her birisi birlikte de gelmişler
Mezaristanımda medfun olmuşlar
Dervişi dervişen bunda yatmaz mı
Yine, Evliya Çelebi’nin, Ahmed Yesevî’nin halifelerinden ve onun tarikatına mensup dergâhlardan ve buralardaki yesevî dervişlerden bahsetmesi dikkate değerdir.
Çoğu Türkistan’dan Anadoluya gelen, şeyhler, dervişler ve evliya mertebesinde görülen erenler, Türk halkınca saygıyla karşılanmış, Anadolu halkı mistikliği nedeniyle eski inanışlar ve milli duygularla uzlaştırıcı bu ruhi akımı benimsemiş, bu erenleri eski şamanlara benzeterek baş tacı etmişlerdir. Ahievran, Aslan Dede, Davunlu Dede, Arap Dede, Çeltek Baba, Şeyh Ahmet Dede vb. bu erenlerdendir.
Seyahat-nâme’deki Zile inanç kültürü ile ilgili:“Sahra-yı Zile’de menzil-i tekye-i Şeyh Nusret: Hacı Bektaş ile Horasan’dan gelmiş ceddimiz Hâce Ahmed-i Yesevî halîfelerinden Horasan erenleridir.” deyişi büyük önem arz etmektedir.
Dileğimiz, Anadolu’nun çeşitli kentlerinde Esnaf Duası, Ahilik Duası gibi benzer adlarla uygulanan bu güzel gelenekte okunan metinlerin ilgili makamlarca diğer kenttekilerle birlikte incelenip ortak bir görüşle ahilik geleneklerine uygun yeni bir metin hazırlanması ve uygulanmasıdır.