- 0 356 317 97 66
Yıllardır Zile etnoğrafya müzesinin açılacağını duyar, bu habere sevinir ama hep sükutu hayale uğrardım. Zile’de müzelik nice küpün küpeciğin toplanıp kamyon kamyon götürülüşüne bakar içim yanardı. Nihayet facebouk paylaşımlarında Zile Müzesi dizaynının son aşamaya geldiğini görünce Zile adına çok sevindim.
Başta Zile Belediye Başkanımız sayın Şükrü Sargın olmak üzere, Kültür Müdürü Necmettin Eryılmaz ve Müze oluşumu için çaba gösteren önceki belediye başkanlarımızla tüm emeği geçenleri yürekten kutlarım.
Zile Etnoğrafya Müzesi’nde bir köşenin 16 Yüzyılda yaşamış Muharrem Efendi (Muallim Dede)’nin ağabeyi Şemsî ile başlayıp, 18. Yüzyılda yaşamış;
Hüseyin’im eydür kemal isterler
Ne rızk isterler ne mal isterler
Sorgu sual var diye amel isterler
Varınca Zile’de kabir yerine
diyen Âşık Hüseyin’den, 18. Yüzyıl âşıklarından;
Niçin beğenmezsin şehri Zile’yi
Şeyh Ethem Çelebi burada yatmaz mı
Velilerin hocasının ulusu
Koca Kayser Sultan burada yatmaz mı
diyen Seyid Derviş’ten, 18. Yüzyılın usta âşığı;
Varlığını verse ağalar beyler
Yine yarin bir telinden vaz geçmem
diyen Kul Yusuf’tan, 18. Yüzyıl sonu, 19. Yüzyıl başında yaşamış ve mezar taşında:
Ben garip başım garip
Sılada eşim garip
Ölsem mezara girsem
Mezarda taşım garip
yazan ve:
Tâlibî’yim kurtulmadım çileden
Mültezimler öşür alır kileden
En doğrusu kaçmak imiş Zile’den
Hiç gelmemek nurun âlâ nur imiş
yeri geldiğinde düzen eleştirisi yapan Tâlibî’nin,
Dediler mevlidin olur nereden
Dedim ki aslımız olur Zile’den
Dediler Tâlibî n’oldu oradan
Dedim bir Fâtiha ihsan İstanbul
diyerek ustası Tâlibî’nin vefatını İstanbul âşıklar kahvesinde doğaçlama söylediği bir destanla duyuran ve:
Sağ olur da ben Zile’ye varırsam
Kömür gözlüm mah cemalin görürsem
Bunca yıllık ah ü zârım alırsam
Artar ömür imanımız yeniler
biçiminde özgün deyişleri olan Zileli Fedaî’nin;
Düştü nasibimiz gurbet ellere
Gözle yollarımı yar dertli dertli
gibi türkü formunda deyişleriyle 19. Yüzyılın usta âşığı Zileli Sıtkı’dan, 18.Yüzyıl sonu ile 19. Yüzyıl başlarında yaşayan ve;
Dostum beni niçin zarıncıdırsın
Verdiğim ikrardan dönen değilim
Senden başkasına meyil vermedim
Uçup daldan dala konan değilim
biçiminde türkü formunda deyişleri olan Zileli Ârifî’nin, Sadık Doğanay’ın dedesi olup;
Gökyüzünde turnaların sesi var
Eşinden ayrılmış yaz havası var
Şu garip gönlünüm bir davası var
Turnam böyle niyetiniz neredir
diyen 1841-1921 yılları arasında yaşamış Kemterî’den, 1882-1942 yılları arasında Zile’nin Çiftlik köyünde yaşayıp;
Pazarlık eylersen ustayla eyle
Dükkânı boş çürük hanı ne eylersin
Eylersen iyinin methini eyle
Çerçinin sattığı pulu neylersin
biçiminde olgun söyleyişleri olan Nurettin Seyfi ve 1835-1912 yılları arasında yaşamış Zile’nin en tanınmış âşıklarından olup Zileli âşıklar içinde Türk Halk Şiirine en kalıcı mührünü vuran;
Kadir mevlam hikmetinden sorulmaz
Kimi kullarını azîz eyledin
Kiminin sözleri zehirden acı
Kimini şekerden lezîz eyledin
biçimindeki söyleyişlerle adı belleklerde kalan Erzurumlu Emrah çırağı Ceyhunî’nin, Yaşamının büyük bir bölümünü Maşatova’da geçiren;
Zefil Necmî dünya bana dar oldu
Mâsivâ elinden işim zor oldu
Feryâd u figânım âh ü zâr oldu
Saz oldu vücudum tel ne ilâzım
biçimindeki deyişleriyle Zefil Necmî den ve sazıyla, sözüyle Zile’nin iftihar kaynağı Sadık Doğanay’ın;
Bu ilimin yazanıyım
Bozuk değil düzeniyim
Ben halkımın ozanıyım
Şu Zile’nin ellerinde dini sohbet
biçiminde birer dörtlüğünün yanı sıra, en azından Seferoğlu, Çakerî, Raşid, Sofoğlu, Âşık Mümin, Sezaî, İsmail, Şermî, Ali, Fehmi, Kâmil, Gulam Haydar, Fikri, Sırrı Baba, Rıfat, Hulusî, Remzî, Hubî, Recaî, Zikriye, ÂşıkFânî, Talat, Ahmet Hürremî, Vâsıf, Sabrî, Sadık, Mevcî, Katibî, Büryan Ana, İbrahim, Fevzî, Hamdî, Sûzî, Dabak Hürremî, Lütfî, Sefil Ednâ, âşık Kul Aşur, Sadık Karadağ, Lütfi Gerçek, Hüseyin Ceylan, Âşık Otman, Nuri Gulamî, İskânî, Nevruz Bacı, Rıza Hasgül, Kaynarî, Remzanî, Fakir Köroğlu, Eminî Düştü, Söylerî,Haydar Güpür, Âşık Aydın Ali, Ferruzî ve Cemal Çelebi’nin sadece adlarının yazılarak 16. Yüzyıldan günümüze âşıklık geleneğini sürdüren saz ve söz ustalarına vefa borcumuzu ödemiş olur, sanata saygı ve sevgimizi kanıtlamış oluruz düşüncesindeyim.
Bir toplantıda belediye başkanımız sayın Şükrü Sargın’a verdiğim sözü yerine getirip, Kirampalı Davulcuoğlu Bin Memed tarafından tutulan ve üzerinde “Padişah fermanı gelse bu defteri kimseye vermem” ifadesi olan orijinal cöngü müzeye hediye edeceğim.