- 0 356 317 97 66
Atatürk’ün doğumunun 100.yılı olması
nedeniyle ilk defa 1981 yılından itibaren her yıl 24 Kasım “Öğretmenler Günü”
olarak kutlanır. 1 Kasım 1928’de yeni Türk Harflerinin kabul edilmesini
müteakiben 24 Kasım 1928’de Mustafa Kemal’e “Başöğretmenlik” unvanı
verilmiştir. Bu unvanı Atatürk büyük bir onurla kabul etmiş, “Cumhurbaşkanı
olmasaydım, öğretmen olmak isterdim” diyecek kadar öğretmenliğin ne denli yüce
bir meslek olduğuna vurgu yapmıştır.
Mutlaka ki, bütün meslekler değerlidir,
önemlidir, toplumda ayrı bir yeri ve karşılığı vardır. Ama bazı meslekler
vardır ki insanın kalbini besleyen ana damarlar gibidir, sağlık gibi , eğitim
gibi. Bu ana damarların dahi sağlıklı işleyişini sağlayan en güçlü yapı taşı ise
eğitimdir. Zira, her şeyin başı da, sonu da, sebebi de eğitimdir.
Mustafa Kemal Paşa, eğitimin ne denli gerekli
olduğuna, eğitimi verecek kadroların ne denli vazgeçilmez olduğuna, dünyaya
emsal oluşturacak şu olayda gerekli dersi vermiştir:
Yıl 1921, Anadolu insanı Mustafa Kemal’in
önderliğinde var gücüyle Kurtuluş Savaşı veriyor. Sakarya Meydan Muharebesi
öncesidir. Düşman Polatlı’ya dayanmış, top sesleri Ankara’dan duyuluyor.
Herkeste bir telaş, kaygı, öfke… 1920’de açılan Millet Meclisi aynı zamanda savaşı
yönetiyor ama düşman Ankara’ya yaklaşıyor! Yoğun tartışmalar yapılıyor;
Meclis’in Ankara’dan Kayseri’ye taşınmasına çok sıcak bakılıyor. Taşınma
hazırlıklarını hemen yapmalıyız diyenler dahi var. Tabiki bu teklife çok sert
tepki gösterenler de. ("Buraya savaşmaya mı yoksa kaçmaya mı geldik!” diye
güçlü destek veren Dersim Milletvekili Diyap Ağa’nın bu vesileyle ruhu şad
olsun.)
Meclis’in Kayseri’ye taşınması teklifi
Mustafa Kemal’e götürülüyor ve Paşa’nın emri bekleniyor. (İşte şimdi sıkı
durunuz ve emre dikkat ediniz!)
-Acilen Ankara’da Maarif Kongresi toplansın!
Düşmanın top sesleri Polatlı’da
yankılanırken, Meclis’in Ankara’dan taşınması tartışılırken, bu durum Paşa’ya
sorularak “emriniz bekleniyor” denilirken verilen cevabı bu gün dahi anlamakta
zorlanıyoruz. Acilen öğretmenlerden oluşan eğitim kongresinin toplanmasını
istemek ancak Mustafa Kemal gibi öngörülü, milletini tanıyan, eğitimin gücünü
idrak eden büyük insanların erdemi, özelliği olsa gerek.
15 Temmuz-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında
Ankara Öğretmen Okulu binasında 1.Maarif Kongresi Mustafa Kemal Paşa’nın
emriyle toplanıyor. Savaşın ortasında bir mucize gerçekleşiyor ve eğitim
sistemi konuşuluyor, doğmakta olan yeni bir ülkenin manifestosu tartışılıyor.
Mustafa Kemal açılış konuşmasında özetle; “Silâhıyla olduğu gibi beyniyle de
mücadele etmek zorunda olan milletimizin, birincisinde gösterdiği gücü
ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur.” Bakar mısınız şu öngörüye; sadece silah gücü
yetmez, beyin gücünün de gerekli olduğunu, beyin gücünü sağlamanın eğitim,
sağlayacak olanların da öğretmenler olduğunu belirtiyor büyük önder. Öyle ya o
günün şartlarında basın yayının hemen hiç olmadığı Anadolu halkına emperyalist
ülkelere karşı verilmekte olan savaşın amacını en etkili anlatacak olan
öğretmenler (muallimler)’dir. (Bu vesileyle bir not düşelim; bu kongrede ayrı
ayrı oturan kadın ve erkek katılımcılar Mustafa Kemal’in açıklamalarından sonra
karma olarak oturmuşlardır.-Cumhuriyet’in kurulacağının işaretleri ve kadının
yeri.-)
Bu kongreyle; “Milletin geleceğinin
öğretmenlerin elinde olduğu, yeni neslin öğretmenlerin eseri olacağı” daha
Cumhuriyet kurulmadan ilân edilmiştir.
Özetle söylemek gerekirse Atatürk
öğretmenliği hiçbir zaman sıradan bir meslek olarak görmemiştir. “Öğretmenler!
Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister” derken
topluma da, devletin yöneticilerine de özel bir mesaj vermiştir. ‘Öğretmene
verilen değer, nesillere verilen değerdir, nesillere verilen değer bu vatana,
Cumhuriyet’e verilen değerdir’ anlamını çıkarmak için âlim olmaya gerek
yoktur. Kesin olarak belgesi
gösterilememekle birlikte Atatürk’ün; “Milletvekili maaşları öğretmenlerin
maaşını geçmesin” dediği rivayet edilir.
Milletine, öğretmenlerine, doğal olarak
kendine en üst düzeyde güvenen bir liderin olduğu yerde Meclis’in düşmandan
kaçırılması mümkün olabilir miydi, elbette ki olmadı.
1.Maarif Kongresi’nin tarihsel anlamı, sadece
geçmişte yapılmış bitmiş bir toplantı olmasında değil; bugüne ve yarına tuttuğu
aynadadır.
Atatürk’ün öğretmenlere duyduğu güven,
aslında bir milletin geleceğine duyduğu güvendi.
Öğretmenler; her türlü yaşadıkları
mağduriyetlere rağmen Atatürk’ün kendilerine duyduğu güvene lâyık olmaya devam
edeceklerdir.
Bütün öğretmenlerin (meslektaşlarımın)
Öğretmenler Günü’nü kutlar, bu anlamlı günün Öğretmenler Bayramı olarak kabul
edilmesini temenni ederim.
(Bilgi notu: Bu gün Meclis’teki eğitimci
milletvekili sayısı: 37-Oran %6 )