1.MAARİF KONGRESİ VE ÖĞRETMENLER GÜNÜ !..

 

Atatürk’ün doğumunun 100.yılı olması nedeniyle ilk defa 1981 yılından itibaren her yıl 24 Kasım “Öğretmenler Günü” olarak kutlanır. 1 Kasım 1928’de yeni Türk Harflerinin kabul edilmesini müteakiben 24 Kasım 1928’de Mustafa Kemal’e “Başöğretmenlik” unvanı verilmiştir. Bu unvanı Atatürk büyük bir onurla kabul etmiş, “Cumhurbaşkanı olmasaydım, öğretmen olmak isterdim” diyecek kadar öğretmenliğin ne denli yüce bir meslek olduğuna vurgu yapmıştır.

Mutlaka ki, bütün meslekler değerlidir, önemlidir, toplumda ayrı bir yeri ve karşılığı vardır. Ama bazı meslekler vardır ki insanın kalbini besleyen ana damarlar gibidir, sağlık gibi , eğitim gibi. Bu ana damarların dahi sağlıklı işleyişini sağlayan en güçlü yapı taşı ise eğitimdir. Zira, her şeyin başı da, sonu da, sebebi de eğitimdir.

Mustafa Kemal Paşa, eğitimin ne denli gerekli olduğuna, eğitimi verecek kadroların ne denli vazgeçilmez olduğuna, dünyaya emsal oluşturacak şu olayda gerekli dersi vermiştir:

Yıl 1921, Anadolu insanı Mustafa Kemal’in önderliğinde var gücüyle Kurtuluş Savaşı veriyor. Sakarya Meydan Muharebesi öncesidir. Düşman Polatlı’ya dayanmış, top sesleri Ankara’dan duyuluyor. Herkeste bir telaş, kaygı, öfke… 1920’de açılan Millet Meclisi aynı zamanda savaşı yönetiyor ama düşman Ankara’ya yaklaşıyor! Yoğun tartışmalar yapılıyor; Meclis’in Ankara’dan Kayseri’ye taşınmasına çok sıcak bakılıyor. Taşınma hazırlıklarını hemen yapmalıyız diyenler dahi var. Tabiki bu teklife çok sert tepki gösterenler de. ("Buraya savaşmaya mı yoksa kaçmaya mı geldik!” diye güçlü destek veren Dersim Milletvekili Diyap Ağa’nın bu vesileyle ruhu şad olsun.)

Meclis’in Kayseri’ye taşınması teklifi Mustafa Kemal’e götürülüyor ve Paşa’nın emri bekleniyor. (İşte şimdi sıkı durunuz ve emre dikkat ediniz!)

-Acilen Ankara’da Maarif Kongresi toplansın!

Düşmanın top sesleri Polatlı’da yankılanırken, Meclis’in Ankara’dan taşınması tartışılırken, bu durum Paşa’ya sorularak “emriniz bekleniyor” denilirken verilen cevabı bu gün dahi anlamakta zorlanıyoruz. Acilen öğretmenlerden oluşan eğitim kongresinin toplanmasını istemek ancak Mustafa Kemal gibi öngörülü, milletini tanıyan, eğitimin gücünü idrak eden büyük insanların erdemi, özelliği olsa gerek.

15 Temmuz-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında Ankara Öğretmen Okulu binasında 1.Maarif Kongresi Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle toplanıyor. Savaşın ortasında bir mucize gerçekleşiyor ve eğitim sistemi konuşuluyor, doğmakta olan yeni bir ülkenin manifestosu tartışılıyor. Mustafa Kemal açılış konuşmasında özetle; “Silâhıyla olduğu gibi beyniyle de mücadele etmek zorunda olan milletimizin, birincisinde gösterdiği gücü ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur.”  Bakar mısınız şu öngörüye; sadece silah gücü yetmez, beyin gücünün de gerekli olduğunu, beyin gücünü sağlamanın eğitim, sağlayacak olanların da öğretmenler olduğunu belirtiyor büyük önder. Öyle ya o günün şartlarında basın yayının hemen hiç olmadığı Anadolu halkına emperyalist ülkelere karşı verilmekte olan savaşın amacını en etkili anlatacak olan öğretmenler (muallimler)’dir. (Bu vesileyle bir not düşelim; bu kongrede ayrı ayrı oturan kadın ve erkek katılımcılar Mustafa Kemal’in açıklamalarından sonra karma olarak oturmuşlardır.-Cumhuriyet’in kurulacağının işaretleri ve kadının yeri.-)

Bu kongreyle; “Milletin geleceğinin öğretmenlerin elinde olduğu, yeni neslin öğretmenlerin eseri olacağı” daha Cumhuriyet kurulmadan ilân edilmiştir.

Özetle söylemek gerekirse Atatürk öğretmenliği hiçbir zaman sıradan bir meslek olarak görmemiştir. “Öğretmenler! Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister” derken topluma da, devletin yöneticilerine de özel bir mesaj vermiştir. ‘Öğretmene verilen değer, nesillere verilen değerdir, nesillere verilen değer bu vatana, Cumhuriyet’e verilen değerdir’ anlamını çıkarmak için âlim olmaya gerek yoktur.  Kesin olarak belgesi gösterilememekle birlikte Atatürk’ün; “Milletvekili maaşları öğretmenlerin maaşını geçmesin” dediği rivayet edilir.

Milletine, öğretmenlerine, doğal olarak kendine en üst düzeyde güvenen bir liderin olduğu yerde Meclis’in düşmandan kaçırılması mümkün olabilir miydi, elbette ki olmadı.

1.Maarif Kongresi’nin tarihsel anlamı, sadece geçmişte yapılmış bitmiş bir toplantı olmasında değil; bugüne ve yarına tuttuğu aynadadır.

Atatürk’ün öğretmenlere duyduğu güven, aslında bir milletin geleceğine duyduğu güvendi.

Öğretmenler; her türlü yaşadıkları mağduriyetlere rağmen Atatürk’ün kendilerine duyduğu güvene lâyık olmaya devam edeceklerdir.

Bütün öğretmenlerin (meslektaşlarımın) Öğretmenler Günü’nü kutlar, bu anlamlı günün Öğretmenler Bayramı olarak kabul edilmesini temenni ederim.

(Bilgi notu: Bu gün Meclis’teki eğitimci milletvekili sayısı: 37-Oran %6 )