- 0 356 317 97 66
Hemşerimiz Dr. Mehmet Yardımcı için
Ankara’da; Türk Folklor Araştırmaları Kurumu, Dünya Söz Akademisi, AZAFLI Sosyal Yardım ve Kültür Derneği ile
Âşıkça Kültür ve Sanat Derneği’nin ortaklaşa düzenledikleri Şair - Halk Bilimci
Dr. Mehmet Yardımcı 80. Yaş etkinliği görkemli bir törenle kutlandı.
AZAFLI
Kültür Derneği konferans salonunda düzenlenen gecede Tokat Milletvekili Kadim
Durmaz’ın: “Mehmet Hoca’yı sadece akademik ünvanıyla anmak eksik kalır. O,
Anadolu’nun sözünü, türküsünü, masalını, manisini, yani bu toprakların ruhunu
hayatı boyunca derleyen, yazan, anlatan; hem kürsüde hoca, hem sahada
araştırmacı, hem de gönülde şair olan bir isimdir.
Tokat’ın, Zile’nin, o kadim coğrafyanın
çocuğu olarak; bu toprakların sesini, kokusunu, acısını, sevincini eserlerine
taşımış, birçoğumuzun sıradan saydığı düğünü, derneği, bayramı, köy odasını;
bir bilim insanının titizliğiyle kayda geçirmiş, belki de bu yüzden hocamızın
her satırında, her dizisinde hepimizin hayatından küçük bir parça buluruz...
Mehmet Hoca’nın hayatına baktığımızda, üç
büyük çizgiyi çok net görüyoruz:
Birincisi; Bilim insanı kimliğiyle halk
kültürüne gösterdiği saygı;
İkincisi; Şair kimliğiyle dizelerinde hem
Zile’nin dar sokaklarını, hem Tokat’ın yeşilini, hem de Anadolu insanının
içtenliğini buluşumuz, yalın, içten, yer yer hüzünlü ama hep umutlu bir dille,
bu memleketin halini anlatışı;
Üçüncüsü; Hoca kimliğiyle öğrencilerine,
gençlere uzattığı el olup, Öğrencilerine bu ülkenin kültürüne sahip çıkmanın
bir vefa borcu olduğunu işaret etmesidir. Biçiminde sözlerle yüklü konuşması ve
TBMM’nin anı tabağını sunması; Zile
Belediye Başkanı Şükrü Sargın’ın
İse Yardımcı’nın doğduğu ilçenin Belediye
Başkanı olarak özel yaptırdığı Zile röliyefini sunması gecenin güzel anlarından
biri olarakdikkat çekmiştir.
Türk
Folklor Araştırmaları Kurumu’nun uzun yıllar başkanlığını yapan İrfan Ünver
Nasrattınoğlu konuşmasında:
“Şair ve Halk Bilimci Dr. Mehmet Yardımcı’yı
yazı hayatının ilk yıllarından beri halk kültürü ile ilgili bilimsel, kültürel,
sanatsal etkinliklerde tanıdım.
Yaşamını Türk Halk Kültürüne adamış bir kişi
olarak belleğimde silinmez izler bıraktı. O’nun Malatya İnönü Üniversitesi’nde
yaptığı çalışmaların ve düzenlediği etkinliklerin, kültür tarihimizdeki yeri
son derece büyük ve önemlidir. Orada gördüğüm Yardımcı, adeta Rektörün birinci
yardımcısı gibiydi.
Birlikte Yurt içinde ve dışındaki birçok
bilimsel düzenlemelerde birlikte olduk. Bizim, Halk Kültürü Araştırmaları
Kurumu olarak düzenlediğimiz sempozyumlarda, mutlaka, Dr.Mehmet Yardımcı,
birbirinden değerli bildirileriyle yer aldı.
Ayrıca bilimsel düzenlemelerimiz içerisinde
yer almış olan şiir yarışmalarına şiirleriyle katılan Yardımcı, örneğin
Eskişehir’de düzenlediğimiz Yunus Emde Şiir Yarışmasında ve İzmit’te
düzenlediğimiz şiir yarışmasında, ülkemizin isim yapmış olan çok sayıdaki
şairlerin arasında, birincilik ödülleri almıştır.
Mehmet Yardımcı’nın, uluslararası arenada,
Ülkemiz adına gurur duyacağımız etkinliklerinin de tanıdığı oldum. Örneğin,
Türkiye ile Kosova Cumhuriyeti arasındaki kültürel ve siyasal ilişkilerin
geliştirilmesi hususundaki çabalarının yakın tanığı oldum.” deyişi ve Halen
Halk Kültürü Araştırmaları Kuruma Genel
Başkanlığını yürüten Dr. Salih Ünver’in iki kez bu kurumdan Halk Kültürüne Hizmet Ödülü aldığımı
vurgulayıp bir plaketle onurlandırışı gecenin en güzel anlarından biri olarak
hafızalarda yerini aldı.
İstanbul Medeniyet Üniveritesi öğretim üyesi
Prof. Dr. Özlem Fedai konuşmasında:
Mehmet Yardımcı, 60 yıllık sanat hayatına,
pek çok değerli ve nitelikli eser sığdırmış, evvela şair, ardından araştırmacı,
yazar ve kıymetli bir akademisyen olarak ömrünü edebiyata adamıştır. Güçlü bir
şiir dili olan, şiirlerini Halk Edebiyatı konusundaki birikimi ile besleyen
Mehmet Yardımcı’nın şiire “acı çekerek” başladığını söylemek yanlış olmaz. Zira
12 yaşında kaleme aldığı ilk şiiri “Menekşe”den itibaren yaşının çok üstündeki
şiir becerisi sebebiyle öğretmeni başta olmak üzere o şiirlerin sahibi olduğuna
çoğu kişiyi inandıramamıştır. Aynı durum lisede de sürmüş, Ankara Gazi
Lisesi’nde katıldığı bir Liselerarası şiir yarışması için yazdığı “Kaldırım
Taşları” adlı şiiri de jüri tarafından beğenilse bile, başkasının yazdığı
düşünülerek ödül alamamıştır.
Sonraki yıllarda çok sevilir Mehmet
Yardımcı’nın şiiri ve . Örneğin “Ana” adlı şiiri beğenilerek Grup Kızılırmak
tarafından bestelenmiştir. 1982’de “Öğretmenim” adlı şiiri, MEB’in Türkiye
Öğretmenler ve Sanatçılar Arası Şiir Yarışması’nda ikincilik ödülü alır.
Öğretmenle Anadolu’yu kucaklaştıran bu şiirin ardından 1985’te İsveç’te
Uluslararası Hümanizm Festivali jüri özel ödülü alır.
Şiirlerini Çağrı, Çağıltı, Ege Sanat, Halay,
Hisar, İnanç, Kalem, Kıyı, Tarla, Türk Dili, Varlık, Yelken, Ozan, Özün gibi
önemli dergilerde yayımlar.
Yardımcı’nın şiiri, dostluğun, sevdanın,
anıların, vatan toprağının, memleket sevgisinin kıymetli olduğunu bilir ve
yansıtır. İnsanın değerini bilir ve onun hak ettiği gibi yaşaması gerektiğini
anlatır. El emeğini, alın terini, Ökkeş’in ahırını, Maviş’in derdini, anaların
yazmasını, fesleğen kokan memleket pencerelerini anlatır.
İlk şiirinden, içinde 118 şiirin bulunduğu ve
şairin 60. Sanat hayatına adanmış Gönül Hattı adlı şiir kitabındaki şiirlere
kadar, Mehmet Yardımcı’nın şiirlerinin özünde, “doğa ve memleket” yani “soylu
bir Anadolu duyarlılığı vardır. Yunus’a yakın bir ses, bilge bir ulu kişiye
döner sayfalar arasında... Avuçlarınıza, santim santim, avuç avuç Anadolu’yu
verir.
Yardımcı için şiir, Anadolu’yu, Kafkasya’yı,
Orta Asya’yı ve Balkanları bir eden, mekânsız ve zamansız, yalın ve hoş bir
soluk alıştır. Şiir onun üslubunda Zile’den taşmış, Ankara’yı vurmuş, ardından
Malatya ve İzmir’i peşi sıra sürüklemiştir. Anadolu dillenmiş, destanı
yazılmıştır onun kaleminde. Anamın yazmasındaki çiçekler gibi/ Fesleğen kokar
pencerelerin/ Mutluluk arayanların yüreğisin/ Tarihi Kahramanlıklarla dolu
yurtsun/ Sen Anadolusun” dizelerinde bu duyguları çağıldar.
Mehmet Yardımcı, geleneğin birikimini modern
şiirin teknikleriyle harmanlayan, memleketi Zile'yi, Atatürk’ü, öğretmenliğini,
yurt sevgisi, aşkı, doğayı şiirinin merkezine koyan ve bunu yaparken de dilin
sınırlarını zorlamaktan çekinmeyen çok yönlü bir şair portresi ortaya
koymuştur.
Hayatındaki her aşama şiirlerine yansır. Halk
Edebiyatı ile ilgili çalışmalar yaparken, halk edebiyatı geleneğini biçim ve
tema olarak yazdığı şiirlere yansıtır. Örneğin, hayat arkadaşı eşi Mediha Hanım
şiirlerinde bir tanrıça gibi yaşar. “Can Yoldaşım” şiirinde, eşi Mediha Hanım’a
duyduğu sevgi ve saygıyı, onu eski Anadolu medeniyeti içindeki tanrıçalara
benzetip ölümsüzleştirerek göstermiştir. Ayrıca kızı ve oğlu ve torunlarıyla
olan saadet dolu yuvası şiirlerinde yansır Yardımcı’nın.
Babasının, İstiklâl Madalyası sahibi bir gazi
oluşu da Mehmet Yardımcı’nın Kurtuluş Savaşı Destanı adlı eserinin kaynağıdır
adeta. Şiirlerinde millî ruh ve ulusalcılığın izleri, canlı bir şekilde
görülürken, Atatürk, vatan, bayrak, kültür, gelenek sevgisi de dizeler arasında
çağıldar.
Yardımcı’nın şiirinde bazen bir kültür
aktarımı da dikkat çeker, "Hıdırellez", “Âşığın Soy Ağacı” gibi
şiirleri buna örnektir. Sanatçı bazen insan mekân-eşya ilişkisini “Kapılar”
adlı şiirinde ortaya koyar. Bazen de Türk kültürünün zenginliğini
"İznik'te Türk Mührü", "Bursa", "İzmir" "Bir
Sevdadır Amasya", "Eski Saatin Sarkacında" gibi şiirlerinde
sergiler. ,"İleri Yaşlarda” adlı şiirinde gençliğe özlem ve zamanın akıp
gidişini; “İnsan Olmak” şiirinde ise erdem, iyilik, insan olmanın temellerini
dile getirir. "Çocuklar, Çocukluğumdan" gibi şiirlerinde çocukluğa
özlem, çocukluk teması ele alınır. Çocuk Edebiyatı kitabı hazırladığı da
düşünülecek olursa, bu konudaki hassasiyeti daha iyi anlaşılır.
Yardımcı'nın Yazma kitabında olduğu gibi
Gönül Hattı kitabında da özlemiyle, sevgisiyle, hüznüyle, aidiyeti ile,
değerleriyle Anadolu yaşamı ve kültürü ve memleket sevgisi dikkat çeker.
Sanatçının bir Halk Edebiyatı araştırmacısı ve hocası oluşunun bunda etkisi
vardır. “Ankara, Çay, Atatürk, Çınar Yaprağının Serüveni, Düş Gezgini, Gizem,
İkilem” vb. şiirleri tanığımdır. Bazen ayrılık ve ölümle birleşir memleket
sevgisi "Kabir Yerinde" şiirinde olduğu gibi, bazen de Atatürk
sevgisi ile. “Kazakistan, Kırgız Güzeli,
Kırım Hüznü” gibi şiirlerinde Türk İslam kültürünün ortak mirası yansıtılır.
Yardımcı’nın şiirlerinde alışılmamış
bağdaştırmalara yani dilin yerleşik kullanım kalıplarının dışına çıkarak,
normalde bir araya gelmeyecek kelimelerin şaşırtıcı bir biçimde
birleştirilmesiyle oluşturulan sanata da rastlanır. Böylece yeni imgeler kurar
Yardımcı. Örneğin, Gönül Hattı kitabındaki “Evren Tutsak Ellerimde” (Yardımcı,
s.48) şiirindeki "Sessizliği yiyormuş bekçi düdükleri" dizesi, bu
duruma çarpıcı bir örnektir.
Bazı adamları seversiniz, çünkü hep sevdadan,
mutluluktan söz ederler. Mutlu yaşamışlar, mutluluk bulaştırmışlardır herkese.
Çünkü bilirler bulaşıcı olduğunu, kendinize bulaştırmadan başkasına
bulaştıramayacağınızı da.
Bazı adamları seversiniz, çünkü vatan
toprağının kıymetini bilirler, Atatürk’ün kıymetini bildikleri kadar. İşte 80.
Yaşını kutladığımız sevgili Hocam Mehmet YARDIMCI böyle bir şair, böyle bir
adamdır. Sevgi dolu ailesi, guru kaynağı evlatları ile daha nice yıllar yazması
ve üretmesi dileğiyle…” biçimindeki kapsamlı konuşmasıyla dikkatleri üzerine
çekmiştir.
Gazi Üniversitesi Emekli Akademisyen olup
Unesco Eğitim Komisyonu Üyesi olan Prof.
Dr. Ali Yakıcı konuşmasında:
“Akademik hayata atıldığım günden beri
tanıdığım, Âşık Edebiyatı duayenlerinden olup Zileli âşıklar kervanuna Sefil
Necmi gibi, Malatyalı âşıklar kervanına Esirî gibi önemli âşıkları katıp,
Malatya Masalları teziyle de Türk masal külliyatına önemli katkı sağlamıştır”
diyerek Yardımcı’nın Türk Edebiyatındaki önemini vurgulamıştır.
Moderatör ve Dünya Söz Akademisi Yönetim
Kurulu Üyesi Cafer Türkseven konuşmasında:
Mehmet Yardımcı 60 yıllık sanat yaşamı içinde
54 kitap yayınlamış, hakkında iki armağan kitabı hazırlanmıştır. 100’ün
üzerinde ulusal ve uluslararası sempozyumlarda bildiri sunmuş, kültür sanat
dergilerinde 300’ün üzerinde yazı yayınlamış, Çağıltı ve Zile Kültür Sanat
dergilerinin Genel Yayın Yönetmenliğini yapmıştır.” diye özgeçmişimden kesitler
sunmuştur.
TRT’nin bir belgesel yaptığından ve İzmir’e
ilk giren Süvari bölüğünde yer alan babası 1315’li Mustafa Yardımcı’dan söz
açıp, Dünya Söz Akademisi adına; “Manas’ın Mirasçıları: Türk Dünyası Kültürüne
Hizmet Ödülü diploması ve madalyasını taktim etmiştir.
Ankara Müzik Ve Güzel Sanatlar Üniv. Öğr.
Üyesi - Aşıklık Geleneği Uygulama Ve Araştırma Merkez Müdürü Prof. Dr. Gökhan
Ekim konuşmasında:
Mehmet Yardımcı’nın Anadolu âşık edebiyatına
ve âşıklık gelenekleri üzerine çalışmalarına vurgu yaparak Başlangıcından
Günümüze Türk Halk Şiiri adlı kitabının halk edebiyatı alanındaki önemini
işaret etmiştir.
Kars Dikme köyünden Terekeme Balası, halk
ozanı, araştırmacı yazar, aşıklık geleneğinin önemli bir temsilcisi olan Aşık
Selahattin Dündar Goşa Sazı ile:
Söz
ve müziği kendisine ait olan Ay Bibi Kızı (bibi : hala) türküsüyle salonu
coşturup, kendine özgü sazı ve sözü ile bütünleşip okuduğu bir türküden sonra
Mehmet Yardımcı için yazılmış “Tufan” mahlaslı Ahmet Divriklioğlu’ndan
bestelediği “Cansın Yardımcı” deyişini seslendirerek günün özüne uygun bir
deyişiyle renk kattı. Eşi Âşık Gülüm Ana - Songül Dündar da Mehmet Yardımcı’nın
iki şiiri ile kendisinin bir şiirini okuyarak geceyi renklendirdi.
Âşıkça Yayınları, Âşıkça Kültür Sanat Dergisi
Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olup, Âşıkça Kültür ve Sanat Derneği
Başkanlığını yapan Ahmet Hüseyin Gürbüz konuşmasında:
“Babamın
Âşık Matbaasıyla başlayan süreç yarım yüzyılı aşan bir zamanda yaşamını
sürdürmektedir. Âşıkça Kültür ve Sanat Dergisi 50 yıl önce yayımlanan “Halk
Ozanlarının Sesi” dergisinin tecrübesi üzerine oturtulmuştur. Âşıkça Kültür ve
Sanat Derneği birçok STK deneyimlerimiz üzerine inşa edilmiştir. Demem o ki tüm
bu süreçler içinde Mehmet Yardımcı’nın adını hep duyduk. Ve rahmetli babam Âşık
Ali Gürbüz’ün halk kültürü objektifinden izledik. Tanıdık ve yorumladık. Taktir
ettik. Kendisi Tokat / Zileli ama biraz da bizden biri yani Malatyalı.
Yaşamının bir bölümünü Malatya’da geçirmiş.
Âşık
Ali Gürbüz teziniilk yaptırmış. Dr. Mehmet Yardımcı’yı eserleriyle tanıma
fırsatım oldu. Kitaplarıyla, Güncel Yazılarıyla ve Şiirleriyle. Dr. Mehmet
Yardımcı 12 yaşında yazıyor ilk şiirini ben daha iki yaşında iken.
Zaman
denilen unsurun güzelliği odur ki tanıdığınız veya tanımadığınız kimi insanları
bir şekilde karşılaştırır. İşte öyle oldu. Önceden kalemiyle tanıdığım
Dr.Mehmet Yardımcı hocamla yüz yüze, söz söze tanıma şansına sahip oldum. Hem
Âşıkça dergisi vasıtasıyla zaten yoldaşmışız. Yürüdüğümüz yol hep aynıymış.
Hocamın
olağanüstü kişiliğinden, bilgisinden ve hoşgörülü benliğinden feyz aldım.
Aramızda çok özel bir dostluğumuz var. Bu dostluğumuzun bundan sonra da
pekişerek devam edeceğine canı gönülden inanmaktayım. İyi ki varsın Mehmet
Yardımcı hocam. Bahtın açık,ömrün uzun, sağlığın kavi olsun, sevgi ve
saygılarımla...” biçiminde samimi, içten
duygularını yansıtması taktire şayan bir davranıştı.
Mehmet
Yardımcı’nın öğrencisi olup 50 yaşından sonra Hacettepe Üniversitesi’nde
Doktora yapan bağlama ustası ses sanatçısı Necdet Kurt:
Zileli
Âşık Sadık Doğanay’dan “Yandı Ha Yandı”
ve “El Vurup Yaremi İncitme Tabip” türkülerini okuduktan sonra hocası Mehmet
Yardımcı’nın sevdiği türkülerden Eşref Tombuloğlu’nun “Başındaki Yazmayı
Sarıyamı Boyadın” türküsünü seslendirerek hem Tokatlı iki âşığı anıp hem
de Tokat Şairler ve Yazarlar Derneği’nin
düzenlediği Sadık Doğanay’ın türkülerini
kendisinin seslendirdiği “Tokat’ın Değerlerine Vefa Geceleri” programını
anımsattı.
Doç.
Dr. Mert Yücel Yardımcı’nın “Bilinmeyen Yönleriyle Babam” konuşmasında:
Babasının
yedi kardeş olduğunu, dedesi Mustafa Yardımcı’nın Hacırecepoğulları’ndan Ali
oğlu Mustafa 1315 doğumluların askere çağırılması ile Osmanlı Ordusu’na
katılmış, öncelikle doğu cephesine (Batum civarı) gitmiş, 3 yıl Doğu cephesinde
süvari olarak görev yaptıktan sonra evlenip ilk oğlu doğar doğmaz Kuva-yı
Milliye’ye katılıp Batı Cephesine gittiğini, İzmir’e ilk giren süvari alayında
yer aldığını ve kırmızı şeritli madalya ile onurlandırıldığını kendine özgü
tavrı ile anlatan Mert Yücel Yardımcı, “Babam dedemin toplam 7 yıl süren savaş
anılarının etkisiyle yazdığı Kurtuluş Savaşı Destanı şiiri ile 1995 yılında
TBMM Ulusal Egemenlik Destan Yarışması üçüncülük ödülünü almıştır.” deyip
babasının şiire başlama serüvenini anlatıp, çok iyi motosiklet kullanan
babasının bisiklet kullanamadığını, iyi bir sigara kolleksiyoncusu olduğunu, 1966’da Ağcakeçili
köyünde bulunan bir kartal heykelini Tokat müzesine kazandırdığını anlatarak
babasının bilinmeyen yönlerini dile getirmiştir.
AZAFLI
Kültür Derneği başkanı Av.Arzuman Azaflı dernek hakkında bilgi verip Mehmet
Yrdımcı’ya plaket taktimi yapmışve her zaman dernek salonunun bu tip
etkinliklere açık olduğunu dile getirmiştir.
Mehmet Yardımcı'nın kadim dostu halk müziğinin
duayeni Musa Eroğlu, şehir dışında
olması nedeniyle etkinliğe çelenk ve bir kutlama mesajı göndererek Yardımcıya
iyi dilekleriini sunmuştur....
Dr. Mehmet Yardımcı kendisi için böyle nezih
bir toplantı düzenleyen kurum ve kuruluşlara, emeği geçenlere, çiçek
gönderenlere telgraf ve mesajlarla kutlayanlara bizzat salona gelerek
onurlandıranlara bir şiir okuyarak teşekkür etmiştir.