AHİLİĞİN ANADOLU VE ZİLE DE UYGULANAN BİR RİTÜELİ ESNAF DUASI GELENEĞİ

 
Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Yardımcı*

Ahilik, sanat, ticaret ve mesleğin iyi ahlâk, olgun kişilik ve doğrulukla yoğrulmuş karışımıdır.  Cömert, eli açık, alicenab gibi anlamlara gelip ideal insan tipi için kullanılan  Akı sözcüğünün yumuşaması ile oluşmuş Türkçe bir sözcüktür.

            Ahilik Türklere özgü olup Anadolu Selçukluları zamanında kurulmuş, Türk fütuvvet yani yardımlaşma, yiğitçe davranma, cömert ve erdemli olma hareketi diyebileceğimiz kuruluşun adıdır.

Selçuklu sultanları Anadolu’da yeni bir bölge fethettikleri zaman ilk iş olarak oralarda cami, medrese ve zaviye inşa ederlerken ticaret ve sanat erbabını da yerleştirmişlerdir. Ahiler ve Babailer, Türklerin Anadolu’ya girmelerinden itibaren başlayan, Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecinin de manevi mimarları olmuşlardır.

Osmanlı’nın kuruluşunda Ahiler çok önemli rol oynamışlardır.

Ertuğrul Bey, Ahilerin yardımıyla Söğüt’e yerleştirilmiş, Ahi akıncı beylerini ve komutanlarını kendisine yoldaş edinmiştir.

Ahilerin gücünden ve etkisinden yararlanmak için Ertuğrul Bey’in, Şeyh Edebali’nin kızıoğlu Osman Bey’e aldığı bilinmektedir. Ahileri yoldaş etme geleneğinin kendisinden sonra gelen padişahlarca da sürdürüldüğü görülmektedir.

Beylikler döneminde Ahi kuruluşları hemen hemen her kent ve kasabada Selçuklulara karşı Osmanlıları desteklemişlerdir. Osmanlı Beyliği ise özellikle bu etkin gücün desteğini sağlayabildiği için kısa zamanda gelişip Anadolu’da üstünlüğü ele geçirmiştir.

Orhan Bey zamanında da vezirler Ahilerden seçilmiştir. Murat Hüdavendigâr da Ahiler elinden kuşak kuşanmış bir Ahi şeyhidir. Hacı Bektaş Dergâhı meydan evinin kapısı üzerindeki yazıt  I.Murat’ın  fiilen Ahiliğe katıldığının belgesidir.

            Ahilik, Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli‘nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilâtıdır. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir. 

Ahi diye anılan kişi, kesin olarak bir sanat, ticaret ya da meslek sahibidir. O, bununla birlikte olgun, ahlâklı, merhametli, iyiliksever ve davranışları ile güven veren bir kişiliğe sahiptir. Aile ve meslek eğitimi, din duygusu, Tanrı korkusu ahileri işlerinde üstün kılar. Sanatkârlar  pirine sevgi ve saygısını belirten:

 

                        Lâfla dükkân açılmaz, boş yere etme telaş

                        Selmân-ı Pâk da gelse parasız olmaz tıraş

                        *

                        Burada doğruluk vardır haksızlıktan kaçılır

                        Bir yudum su dahi helâlinden içilir

                        *

                        Bir gelen bir daha gelsin demesin ki bî vefâ

                        Sahibine kıl şefaat ya Muhammet Mustafa

biçiminde özgün söyleyişleri çerçeveleyip dükkânlarına asarlardı.

Aynı mesleği yapanlar kendi aralarında dayanışırlar ve meslekte eski olan ustalık  bakımından üstün olan kimseler o iş için teşkil edilen loncanın başında olurdu. Eğer loncaya bağlı olan kişi bir hile yapıp mesleğe leke düşürecek bir hata yaparsa loncanın başındaki kişi 'pir çivisi' adı verilen çiviyle gidip o kişinin dükkanın kapısını çiviliyerek kapatırdı. 

Mesleğe ihanet eden hile yapmaya devam eden kişilerin o mesleğin piri tarafından cezalandırılandırılırdı.

            İnsanoğlu varoluşundan bu yana ilahi bir gücün varlığına inanmıştır. Bütün araştırma ve incelemeler bu yöndedir. İnsanoğlu inandığı bu ilahi güce karşı saygılı davranmış, bu ilahi güçten yardım dilemiş ve şükranlarını sunmuştur. Bunları oluşturduğu çeşitli ritüellerle gerçekleştirmiştir. Bunlardan biri de tüm dinlerde bulunan dua adı verilen ritüeldir.

Ahilikte, her meslek erbabı peygamberlerden ya da ermiş kişilerden, evliyalardan

birisine mesleki olarak bağlılık hisedilir, sabahleyin işine başlarken meslek pirine dua edilir,  zor durumlarda pirden yardım istenirdi.

Meslek  pirlerinin bazıları şunlardır:

Tüccarların piri  : Hz. Muhammed

Leblebicilerin Piri          : İmam Gazali

Berberlerin piri  : Selman-ı Farisi

Çiftçilerin Piri                : Hz. Adem

Debbağların piri            : Ahi Evran      

Hallaçların piri   : Hz. Şit

Marangozların piri         : Hz Nuh

Terzilerin piri                 : Hz.İdris

Saatçilerin piri   : Hz. Yusuf

Ekmekçilerin Piri           : Hz. Zülküf

Az sayıda kalan leblebici esnafı Zile'de Ahilik geleneğini babadan oğula kalan bir miras gibi bilinçle sürdürmekte; dürüstlük ve dayanışmaya da­yanan geleneklerine sıkı sıkıya bağlı kalmak­tadırlar.

Leblebiciliğin pîri imam Gazâli'dir. Yöre halkının inancına göre; "İmam Gazali ateş üzerinde nohutu yemek için kavururken du­mandan gözü yaşarır ve ateşteki (saç üze­rindeki) nohutun üzerine yaş damlar. Islanan sıcak nohut kabuk atıp sarı leblebi ortaya çıkar." Bu olay sonucu leblebicilik başlamış­tır. Zile'de leblebici esnafına çerezci denir.

Ahiliğin anadolu ve zile’de  uygulanan bir ritüeli olan esnaf duası  geleneğinin 1992 yılında  Zile Belediye Başkanlığı yapan sayın Şükrü Serimer’in başlattığını bildiğimden Şükrü Serimer’i arayarak;  Şanlıurfa’da, Bolu merkez ve Mudurnu ilçesinde, Malatya’da, Çorum'da, Kahramanmaraş'ta, Konya’da, ve İstanbul’un bazı ilçeleri ile Kapalı Çarşı’nın Zenneciler, Feraseciler, Fesçiler ve Yağcılar caddesinin kesiştiği yerdeki Dua Meydanı ile Mısır Çarşısını oluşturan iki sokağın birleştiği yerdeki Dua Meydanı’nda uygulandığını bildiğimiz Esnaf Duası geleneğinin Zile’de başlattığınız uygulamasının bir öyküsü var mıdır, yoksa yıllardır uygulanan bir yerden görerek mi uyguladınız diye sorduğumda verdiği yanıt:

Sizin de bildiğiniz gibi benim babam, ‘Bereber Cemal’ namı ile anılan Zile’nin eski bir berberi idi. Ben 6-7 yaşlarında iken yaz tatillerinde çırak gibi beni dükkânına götürürdü.

Evimizle dükkan arasında  Yeni Hamam Mahallesi Fenerci Sokak'taki Dutlupınar Camii yanında Ahi Evran türbesi vardır. Babam, her gün bu türbenin yanından geçerken durur,dua okur ve öyle geçerdi.

Dükkanı açarken de berberlerin piri Salman-ı Faris’i anarak dua okur öyle işine başlardı.

Ben, Zile Belediye Başkanı olunca babamın işe başlarken okuduğu dua benzeri genel bir esnaf duası olması gereğine inanarak bazı hocalarla da görüşerek Türkçe bir bereket duası anlamında biri sabah, diğeri de akşam iş yerleri kapanırken okunması için iki metin hazırladım. Bu metinleri Cuma ve Salı günleri belediye hoperlöründen bir cami hocasına okutmaya başlattım.” biçimindedir.

Esnaf duası, Anadolu’nun bazı kentlerinde yüzyıllardır süre gelen bir gelenektir. genel olarak uygulamada, Cuma günleri salâ verildikten hemen sonra yapılır. Esnaf duasına esnaflar dükkanlarının önüne ayakta hocanın duasına amin demekle birlikte katılmış olurlar.

Dua sonrası gönlünden kopan, ölülerinin ruhuna dua okunmasını isteyen varsa “hayır” adı altında sembol olarak ekmek, lokum gibi elde yenebilecek yiyecekler dağıtılır ve yiyenler/alanlar onlar için de dua ederler. 

Zile’de de 1992’den beri gelenek haline gelen, Cuma ve Salı günleri sabah ve akşam görevli bir din adamı tarafından okunan esnaf duasını Zile’den, değerli dostum Ahmet Divriklioğlu,  duayı okuyan din adamından temin ettiği biçimiyle şu şekildedir.

sabah okunan dua:

 

 

·         Yüce Allh’ın selamı, rahmeti, bereketi adı güzel Muhammed Mustafa onun aline

ashabına temiz ehlibeytine inananlara ve bütün milletimize olsun. dini sohbet

·         İlahi yarabbi alan sensin veren sensin, dilediğine hesapsız rızık verirsin  rızkımızı

Artır, kazancımızı bereketlendir yarabbi.

·         Dua bizden bereket senden yarabbi.

·         Dualarımızın kabul olması için

·         Cümle ölmüşlerimizin ruhları için

·         Ticarethanelerimizin ve pazarımızın hayırlı, uğurlu ve bereketli olması için

·         Allah rızası için El Fatiha.

 

 

 

 

 

akşam okunan dua:

 

·         Yüce Allahın selamı, rahmeti, bereketi adı güzel Muhammed Mustafa’ya  onun

âline ashabına, temiz Ehlibeytine inananlara ve bütün milletimize olsun.

·         İlahi yarabbi bizlere kazasız belasız alış veriş yapmayı nasip ettiğin için sana

sonsuz şükürler olsun yarabbi.

·         Doymayan gözden, kabul olmayan duadan, faydasız maldan, haksız

kazançtan, azdıran zenginlikten, isyan ettiren fakirlikten sana sığınırız yarabbi.

·         Devletimizi, kudretli milletimizi kuvvetli eyle yarabbi.

·         Güzel Zile’mizi, cennet vatanımızı, alemi islamı her türlü kazadan beladan

muhafaza eyle yarabbi.

·         Dualarımızın kabul olması için

·         Cümle ölmüşlerimizin ruhları için

·         Bütün şehitlerimizin ve gazilerimizin geçmişlerinin ruhları için

·         Aziz milletimizin sıhhat ve selameti için

·         Allah rızası için   El Fatiha

 

Zile’de evliya kültü çok önemlidir. İlçe bazında en fazla evliyanın Zile’de olduğu görüşü yaygındır. Seyit Derviş’in sadece Yatırlar Destanı adlı bir şiirinde 16 evliyanın adının geçmesi bu çokluğun işaretidir.

YATIRLAR DESTANI

Niçin beğenmezsin şehri Zile’yi

Şeyh Ethem Çelebi bunda yatmaz mı

Velilerin hocasının ulusu

Koca Kayser Sultan bunda yatmaz mı

 

Geçindi dünyada uryan ile aç

Bir ahede göstermedi ihtiyaç

Dertlilere derman eyleyen ilaç

Şeyh Karun Baba bunda yatmaz mı

 

Rıyazetle geçirirdi eyyamı

Gece kaim gündüz siyam müdamı

Evliyalar pirinin de imamı

İmam Melüküddin bunda yatmaz mı

 

Dünyaya bakuben alurdu ibret

Haktan da kaçuben derdi ehalvet

Ederdi dünyada aza kanaat

Çoşkun Dede Sultan bunda yatmaz mı

 

Anı aziz kıldı dünyada Rahman

Gezerdi dünyada daima hayran

Ana munis idi vuhuş ve tayran

Ahievran Sultan da bunda yatmaz mı

 

Anda tekmildi ilimle irfan

Hüdâ kıldı ana lütfundan ihsan

Dertlilerin derdine veren derman

Şeyh Helvalı Dede bunda yatmaz mı

 

Asilzade icazet kadimi

Halveti tarikinin hadimi

Hızır İlyas değil miydi nedimi

Pürlü Dede Sultan bunda yatmaz mı

 

Zehir batın ilimleri okuyan

Mürşidi kamilin eteğin tutan

Kutbulektab ile kalkıp oturan

Şeyh Muharrem Dede bunda yatmaz mı

 

Eyleyen nefsiyle şeytanı zebun

Olmuş asrında kâmili fünun

Sahrayı Hıdırlık da olur medfun

Ahmet Dede Sultan bunda yatmaz mı

Evliyalar zümresinin ulusu

Kırkların hem yedilerin reisi

Zilede Dede Kargın Halifesi

Şeyh İsmail Dede bunda yatmaz mı

 

Padişah zadedir hem Horasani

Hüdâ ihsan etmiş ilmi irfanı

Evliyalar zümresinin sultanı

Şeyh Nusrettin Sultan bunda yatmaz mı

 

Ruzu şeb ederdi Hakk’a niyazı

Yanımda bir idi dağ ile yazı

Veliler zümresinde dahi gazi

Hüseyin Gazi de bunda yatmaz mı

 

Yoğidi ana asrında hiç akran

Anı aziz kıldı o gani yezdan

Nefsi emmreye basan pehlivan

Ahi Baba Sultan bunda yatmaz mı

 

Seyyah idi şarkı ile mağrıbi

Elinden gitmezdi Hakk ın kitabı

Evliyalar zümresinin mahbubu

Şeyh Ahmet Dede de bunda yatmaz mı

 

Misli gelmemiştir anın asrında

Gece gündüz Hakkın zikri dilinde

Şehrin ulu bekçisi üst yanında

Arslan Dede Sultan bunda yatmaz mı

 

Dini islam için gaza edenler

Ruzu şeb durmayıp cevlan edenler

Kâfir elinde hep helak olanlar

Şehid-i şüheda bunda yatmaz mı

 

Seyid Derviş bütün kendin bilmişler

Her birisi birlikte de gelmişler

Mezaristanımda medfun olmuşlar

Dervişi dervişen bunda yatmaz mı

 

Yine, Evliya Çelebi’nin,  Ahmed Yesevî’nin halifelerinden ve onun tarikatına mensup dergâhlardan ve buralardaki yesevî dervişlerden bahsetmesi dikkate değerdir.

Çoğu Türkistan’dan Anadoluya gelen, şeyhler, dervişler ve evliya mertebesinde görülen erenler, Türk halkınca saygıyla karşılanmış, Anadolu halkı mistikliği nedeniyle eski inanışlar ve milli duygularla uzlaştırıcı bu ruhi akımı benimsemiş,  bu erenleri eski şamanlara benzeterek baş tacı etmişlerdir. Ahievran,  Aslan Dede, Davunlu Dede, Arap Dede,  Çeltek Baba,  Şeyh Ahmet Dede  vb. bu erenlerdendir.

Seyahat-nâme’deki Zile inanç kültürü ile ilgili:“Sahra-yı Zile’de menzil-i tekye-i Şeyh Nusret: Hacı Bektaş ile Horasan’dan gelmiş ceddimiz Hâce Ahmed-i Yesevî halîfelerinden Horasan erenleridir.” deyişi büyük önem arz etmektedir.

Dileğimiz, Anadolu’nun çeşitli kentlerinde Esnaf Duası, Ahilik Duası gibi benzer adlarla uygulanan bu güzel gelenekte okunan metinlerin ilgili makamlarca diğer kenttekilerle birlikte incelenip ortak bir görüşle ahilik geleneklerine uygun yeni bir metin hazırlanması ve uygulanmasıdır.