Mehmet Yardımcı’nın 60. Sanat Yılı Vefa Etkinliği

 

Hemşehrimiz Dr. Mehmet Yardımcı’nın 60. Sanat Yılı nedeniyle merkezi Ankara’da bulunan İLESAM Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği 07 Ekim 2023’te Ankara’da Dr. Mehmet Yardımcı’nın 60. Sanat Yılı Vefa Etkinliği ve Şiir Şöleni gerçekleştirdi.

     

Prof. Dr. Hayrettin İvin’in yönettiği etkinlikte İLESAM Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız’ın İlesam’ın ilk üyelerinden Mehmet Yardımcı’nın 60. Sanat Yılını kutlayıp kurum 

Hakkında kısa bilgi verdi. 

 

Büyükelçi Hulusi Kılıç, İLESAM Haysiyet Kurulu Başkanı/ Şair-Yazar-Eğitimci Hanifi Işık, Kültür ve Turizm Bakanlığı HAGEM Eski Genel Müdürü Nail Tan, Ankara Tokatlılar Derneği Başkanı İbrahim Ocak, Ankara Zileliler Derneği Başkanı Ali Kıyak, Zile Belediye Başkanı Şükrü Sargın, Halk Bilimci-Yazar-Araştırmacı Dr.Yaşar Kalafat, Araştırmacı-Yazar-Şair Songül Dündar’ın da katılımıyla Dr. Mehmet Yardımcı’nın 60. Sanat Yılı Vefa  Etkinliği görkemli bir biçimde gerçekleştirildi. 

Açış konuşmasını İLESAM Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi  ve eski Tokat Valisi Dr. Ayhan Nasuhbeyoğlu yaptı. Nasuhbeyoğlu, açış konuşmasında İLESAM Merkez Yönetim Kurulu üyesi olarak Mehmet Yardımcı’yı Tokat Valiliği döneminden beri yakından tanıdığnı, özellikle şiirlerindeki özgün tavrını taktir ettiğini, Türk halk edebiyatına kazandırdığı Zileli âşıklar ve Zile halk kültürü üzerine çalşmaları nedeniyle tebrik ettiğini ve kendisinden daha nice eserler beklediğini belirtti. 

Prof. Dr. Hayrettin İvgin de:  

 

“Dr. Mehmet Yardımcı; şairliğinin, edebiyat öğretmenliğinin ve kültür adamı olmasının yanında Türk halk edebiyatının çok önemli bir duayeni ve araştırmacısıdır. Türk halk edebiyatı ürünlerinin üniversitelerimizde ders olarak okutulması, Türk sözlü kültür ürünlerinin üniversite bünyesinde bilimsel olarak değerlendirilmesi ve edebi eserlerimizde yer almasının sağlanmasında Dr. Mehmet Yardımcı’nın payı ve katkısı çok büyüktür. Bugün ‘Türk halk edebiyatı’ üniversitelerimizde bir ders olarak okutuluyorsa bunda Dr. Mehmet Yardımcı’nın  çok emeği ve gayretleri vardır. 

Benim de 60 yıllık dostum olan Mehmet Yardımcı’nın özellikle Türk halk edebiyatı konusunda yaptığı çalışmaların tanığıyım. Çünkü bu konuda birlikte üç kitap yayımladık. Onun çalışmaları sadece Türk halk edebiyatına bir katkı değil genel Türk edebiyatına yapılmış değerli hizmetlerdir.” dedi

İvgin, İlk konuşmayı halkbilimci, yazar ve HAKAK Halk Kültürleri Araştırma Kurulu başkanı Prof. Dr. İrfan Ünver Nasrattınoğlu’na verdi.  Nasrattınoğlu konuşmasında:

 

“Mehmet Yardımcı’yı 50 yıldır tanırım. 50 yıl önce yayınladığım Halay dergisinde şiirlerini ve yazılarını yayımlamıştım. Yunus Emre ödülünü aldığı zaman jüride idim. O dönemde birçok meşhur şair dereceye bile giremezken büyük ödülü almıştı. 1982’de Öğretmenler Günü ve  İznik şiir yarişmasındaki birinciliklerini hatırlıyorum. 

Mehmet Yardımcı çok iyi bir şair olmasına rağmen kıymeti bilinmeyen değerlerden biridir. Onun dünyasının merkezi Zile’dir. Yazılarının ve şiirlerinin yarısı Zile ile ilgilidir. O, Türk edebiyatına kazandırdığı  Esirî ve Hayrettin İvgin’le yayınlaığı  Zefil Necmi gibi iki önemli âşıkla edebiyat tarihinde yerini almıştır. Halen YENİÇAĞ gazetesindeki KÜLTÜREL DERİNLİK Adlı köşesinde yazdığı halk bilimi ağırlıklı yazılarıyla dikkat çekmektedir. Bu güzel etkinliği düzenleyen İLESAM yönetim kurulunu ve Yardımcı’nın 60. Sanat yılını yürekten kutlarım.” demiştir. 

Zile Belediye Başkanı Şükrü Sargın'da yaptığı konuşmada:

 

“Mehmet Yardımcı için böyle bir etkinliği düzenleyen İLESAM yönetim kuruluna teşekkür ediyorum. Hemşehrim Mehmet Yardımcı’yı çok öncesinden tanırım. Tüp bayiliği yaptığım yıllar evlerine tüp götürürdüm. 

Mehmet Yardımcı, Zile halk kültürüne bir ömür adamış, Zile ve Zileli şair, yazar, bilim adamı, eren ve evliyalar üzerine sayısız yazılar yazmış, dört kez belediyemiz tarafından düzenlenen Tarihi ve Kültürüyle Zile sempozyumlarını organize edip yönetmiş, Zile dışında hiç bir  yazı ve şiirin yer almadığı Zile Kültür  Sanat Dergisi’nin yayımını sağlamış, 51 kitap, 200’e yakın sempozyum ve kongrelerde bildiri sunmuş, 200’ün üzerimde makale yaynlamış bir bilim adamı olarak kendini kanıtlamış bir kimliğe sahiptir.

Zile Belediyesi encümeninin oy birliğiyle aldığı karar doğrultusunda Zile’de bir caddeye ‘Mehmet Yardımcı Caddesi’ adı verilmiştir.” dedi.

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Tüzer de konuşmasında: 

 

“İLESAM yetkililerini yaşayan bir ilim adamı ve sanatkâr için düzenlemiş oldukları  program vesilesiyle tebrik ediyorum… 

Mehmet hocam gibi ben de Zileliyim. Doğduğum toprakların kültürüne, sanatına, edebiyatına ve yerel motiflerine ilişkin bilinçli bir ilgimin oluşmaya başladığı dönemde Mehmet Yardımcı ismi, ilk karşılaştığım isimlerden biri olmuştu. Yardımcı’nın sadece bir akademisyen olarak kaleme aldığı araştırma ve tahlil içerikli yazıları değil aynı zamanda bir şair olarak da memleketim Zile için ortaya koyduğu eserleri, onunla yüz yüze tanışmadan evvel içerden bir bağ kurmama vesile oldu.

Mehmet hocamla ilk defa ne zaman ve nerede karşılaştığımızı çok iyi hatırlıyorum. Henüz genç bir öğretim üyesi olduğum 2008 yılının Ekim ayıydı. “Tarihi ve Kültürüyle Zile Sempozyumları”nın ilkini (9-12 Ekim) gerçekleştirmek için memleketime gitmiş, program gününden evvel doğduğum şehrin sokaklarında dolaşıyordum. 

Mehmet hocam, ileride düzenlenecek üç sempozyumda da olduğu gibi, heyecanla programı organize etmek için kıymetli dostumuz Necmettin Eryılmaz ile sağa sola koşturuyordu. Sempozyumun sorunsuz gerçekleşmesi ve belki de ilk defa Zile’ye gelecek olan otuz beş akademisyen ve yazara mahcup olmamak için çaba sarf ediyordu. Katılımcılara hediye olarak takdim edilmek üzere ufak tefek yöresel ürünlerin satıldığı dükkânda denk geldik ilk defa Mehmet Yardımcı’yla.

2008 yılından sonra Mehmet hocamla irtibatımız hiç kesilmedi. Sözünü ettiğim sempozyumların haricinde büyük bir emekle yayımladığı Zile Kültür Sanat Dergisi’ne de zaman zaman katkı sunmamı sağladı. Ancak ben Hocayı esas 16-19 Nisan 2019 tarihleri arasında düzenlediğimiz “Tokat - Zile’den Prizren - Mamuşa’ya Uluslararası Kültür Köprüsü Sempozyumu” öncesinde aylar süren hazırlık aşamasında, program esnasında ve sonrasında tanıdım. Bu uluslararası organizasyonun her aşamasında Mehmet hocamın heyecanı, yılgınlığa düşmemesi, memleketinin kültürü ve sanatı için bir şeyler yapacak olmanın şevki, açıkça ifade etmeliyim ki beni oldukça etkilemiş ve esas tanışıklığımızın ortaya çıkmasına imkân sağlamıştı… Sözü daha fazla uzatmayayım. İyi ki ‘tanış’ olmuşuz Mehmet Yardımcı hocamla… Sanatla, ilimle dolu, kutlanası nice yıllar diliyorum…” diyerek güzel duygular sergilemiştir. 

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyelerimden Prof. Dr. Ali Yakıcı da:

 

“Mehmet Yardımcı hocamı yakından tanırım. Her ikimizin de Halk Edebiyatı alanında olmamız nedeniyle Akademik hayatımızda pek çok ortak yönlerimiz vardır. Yardımcı hocanın kitaplarını yıllarca üniversitede okuttum. 

Mehmet Yardımcı’nın  Prof. Dr. Saim Sakaoğlu ile hiç kopmayan ve lise yıllarına dayanan hoca öğrenci ilişkisi nedeniyle rahmetli meslektaşımız Ali Berat Alptekin’le Mehmet Yardımcı hocayı hep taktir etmişimdir. Mehmet Yardımcı hakkında ne dersin deseler, kendini Zile halk kültürüne adamış, Zile sempozyumları yapmış, Zile Kültür Dergisi  çıkarmış. Güçlü bir kalem ve iyi bir şair demek en isabetli söz olur.” Biçiminde konuştu. 

Zile Kültür Müdürü Necmettin Eryılmaz da konuşmasına:

 

“Mehmet Yardımcı hocamı ilkin Tokat GOP Üniversitesinde öğrenciliğimde verdiği Zileli Âşıklar ve Zefil Necmi adlı bir konferansında tanımış ve davudi tok sesinden, şiir okuyuşundan çok etkilenmiştim. O etkiyi hoca şiir okurken halâ hissederim.

Mehmet Yardımcı, Zile’nin bir çeşit kültürel belleğidir. Halen elinde Cönk, mecmua ve Âşık Çakır Kasım gibi âşıkların defterleri bulunmakta olup 1940’lı yıllarda Haşim Nezihi Okay’ın yayınlanması için bakanlığa teslim ettiği ve kaybolduğu sanılan Zileli Şairler dosyası Yardımcı hocanın arşivindedir. Kendi yayımladığı İz Bırakan Zileli Şairler kitabına ekleyerek Zileli bütün âşıkları bir araya getirmiştir. Yayıma hazır büyük bir âşıklar külliyatı yapmıştır.

Bu güzel etkinliği düzenleyen İLESAM’a ve emeği geçenlere teşekkür eder, Mehmet Yardımcı hocama uzun ömürler dilerim.

Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği Başkanı Mustafa Özcivan konuşmasında:

 

“Ben iki dönem Hacıbektaş ilçesi belediye başkanlığı yaptım. Başkanlık döneminin ardından da Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği Başkanı olarak görev yapmaktayım. 

Dernek olarak her yıl bir âşık hakkında genellikle uluslararası sempozyum, panel ya da kongre yapar ve Aşıklar Buluşması düzenler yılda bir de genellikle Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Makedonya,  Kosova gibi Türk nüfusunun olduğu yörelerde Ahmet Yesevi ilkeleri ve Bektaşi kültürü ağırlıklı etkinlikler düzenler bu etkinliklerde konuya yakın akademisyenleri de davet ederiz. 10 yıl kadar önce Hayrettin İvgin’le bir etkinliğe kimleri çağıralım diye bazı isimler üzerine konuşurken Hayrettin Bey, Mehmet Yardımcı’yı tanır mısın dedi, tanımadığımı söylediğimde Yardımcı’yı çağıralım, o, konulara hakimdir, iyi konuşur, donanımlıdır dedi ve çağırdık. 

Mikrofona çıkıp davudi sesiyle şiir okuyuşu, o yılki konuyu tam hazırlanmış sağlam bir metinle sunuşu,, Alevi-Bektaşi kültürünü tam özümsemiş oluşu, 10 yıldır kopmayan bir dostluğumuzun oluşmasının zemini oldu ve o tarihten itibaren  aralıksız her toplantımızda birlikte olduk. Dostumuz Yardımcı’ya daha nice yaşlar diler, Böyle güzel günlerde buluşmayı temenni ederim.” Dedi.

 Halkbilim Uzmanı ve halk müziği araştırmacısı Necdet Kurt ise konuşmasında:

 

Mehmet Yardımcı’nın liseden öğrencisi olduğunu, öğretmen öğrenci ilişkisi ilerleyen yıllarda abi kardeş ilişkisine döndüğünü, gerek yüksek lisans, gerekse doktorada gördüğü desteklerle hoca öğrenci ilişkisinin devam ettiğini anlatmıştır.

“Hocam, beni sürekli yönlendirerek müzikolojideki birikimimin akademik ortamda daha gelişip araştırmaya yönelerek yararlı bir mecraya girmesi için zorlamış ve halk biliminden yaptığım yüksek lisanstan sonra Hacettepe Üniversitesinde müzikolojiden doktoraya başlamama vesile olmuştur. Hocama sağlıklı bir yaşam dilerim.” demiştir

Şair, yazar, araştırmacı Ahmet Divriklioğlu’da konuşmasında:

 

  “Mehmet Yardımcı, İstiklal Madalyası sahibi babası Gazi Mustafa amcadan savaş hatıralarını, annesinden savaş yıllarında, cephe gerisindeki sivil halkın çektiği üzüntüyü ve yokluğu dinleyerek büyümüş bir Anadolu insanıdır. Bu hatıralar onun bazı şiirlerinde bariz olarak görünür.

Küçük yaşta Ankara’ya  gitmesinde sıla hasreti onun doğduğu şehir Zile'yi daha bir sevmesine vesile olmuş şiirlerine yansımıştır. Bu sevgi halk edebiyatı ile ilgili derinlemesine araştırma yapmasına, Zile'li aşıklar ve şairler için eserler yayınlamasına ve nüfus yoğunluğuna göre en fazla aşık yetiştiren Zile'nin her yönü ile tanıtılması için birisi yurt dışında Kosovada olmak üzere ülkemizin konusunda uzman Araştırmacı yazar ve akademisyenlerinin katılımı ile dört sempozyum düzenlemesine vesile olmuştur. 

Yardımcı, şiirlerinde yöresel şiveyi kullanan sayılı şairlerdendir. Bunu özellikle devam ettirir, çünkü Zile'ye olan hasretin hüznünü bir nebze de olsa böyle hafifletmiştir. 

       Zile halk kültürüne hizmet için bilimsel çalışmalara katkılarından dolayı şükranlarımı iletirken bir hemşehrisi olarak kendisine yazdığım, 

Kışla Mahallesi Zile Bağları 

Hatıralar gizler nelerle dolu

Çocukluk zamanı gençlik çağları

Hatıralar gizler nelerle dolu 

kıtasıyla başlayan altı kıt'a olan "Cansın Yardımcı" şiirini davetlilere okumaktan onur duyarım” demiştir.

Konuşma sırası Mehmet Yardımcı’ya geldiğinde Vali Dr. Ayhan Nasuhbeyoğlu ve Prof. Dr. Hayrettin İvgin tarafından İLESAM’ın hazırlattığı belge sunulduktan sonra Mehmet Yardımcı da kendisini anlatırken şiir serüvenini dile getirmiş ve konuşmasında:

 

 

“60. Sanat Yılımda şahsıma böyle güzide bir etkinlik düzenleyen İLESAM Genel Başkanı sayın Mehmet Nuri Parmaksız’ın şahsında emeği geçenlere sonsuz teşekkürlerimi arze ederim.

Şiire başlamamın ilginç bir öyküsü vardır. 

1957 yılında Zile’de İlkokul son sınıfta idim. Sınıf öğretmenimiz Asım Ozan 

Önce şiir üzerine bir konuşma yaptı, sonra elindeki kitaptan birkaç şiir okudu ve  “Bugün size hiç bir dersten ödev vermeyeceğim. Ödeviniz sadece şiir yazmak olacak. Kimseye sormadan, hiç bir kitaba ve dergiye bakmadan kafanıza göre aklınıza gelen herhangi bir konuda şiir yazacaksınız.”  dedi. 

Eve gittim. Arka odaya çekilip deftere kendi kendime şiirler yazmaya başladım. Beğenmediğim bazı şiirleri yırtıp yere attım. En sonunda:


Menekşe ilk çiçektir

Baharı müjdeleyen

Bahar gelince açar

Kokulu or menekşem


Menekşe bir çiçektir

Ne güzel kokusu vat

Bahçelerin süsüdür

Arı onda bal arar


biçiminde bir şiir yazdım. O sırada odaya Ağabeyim girdi. Ne yaptığımı sordu. Ödevimi yapıyorum deyince eğilip yazdıklarıma baktı “Vay yalancı, ders çalışıyorum diye şiir yazıyorsun” deyip kafama bir tokat attı, ben bir tarafa çantam bir tarafa devrildi ve odadan kaçtım.

Ertesi gün okula gittiğimde öretmen herkesin yazdiği şiirleri tek tek okuttu. Şiir kötü de olsa herkese aferim diyordu. Sıra bana geldiğinde şiirimi okur  okumaz  “Ben size başka yerden şiir almayacaksınız. Kendiniz yazacaksınız demedim mi?”  dediğinde hemen vallahi kendim yazdım der demez “Sus yalancı”  deyip bir tokat attı. Ben, ben yazdım diye tekrar söyleyince “Çık dışarı” diye sınıftan kovdu. Okulun eşiğine oturup ağlaım. 

Okuldan sonra Zile Halk Kütüphanesine gidip olanları kütüphane memuruna anlattım. Ben şiiri iyi öğrenmek ve şiir yazıp kendimi kanıtlamak istiyorum deyince memur benimle çok ilgilendi. O gün bir Karacaoğla Şiirleri kitabı verdi.  “Haftaya kadar oku ve getir.  Başka kitap vereceğim.” dedi Birkaç hafta gittim çeşitli şiir kitapları verdi. Yazdığım şiirleri öğretmene götürüyor yeni yazdığım şiir diye gösteriyorum. O da aferim deyip başından savıyordu. 

Nihayet okul bitti Oraokulda Osman Cevat Hızal adlı şair bir öğretmenimiz oldu. 

Varlık Dergisine abone edip her hafta dergiden bir şiir ya da yazı üzerine tartışma açıp, herkese zorunlu bir şiir ezberletip, bazen kendi şiirlerinden bazen de çağdaş şairlerin güzel şiirlerinden okuyup  edebiyatı sevdiren ender öğretmenlerdendi.

Ankara’da 1963  yılında 12 lise ve dengi meslek okulu vardı. Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü Ankara Liseleri arası Şiir Yazma yarışması düzenliyordu. İşi sıkı tutuyor, okullara resmi yazı yazıp öğrenciler arasından  okul içi yarışması ile şiir yazan iki öğrenci seçilmesi, yarışma günü de bir öğretmen nezaretinde bir grup öğrenci ile salonda hazır bulunmaları istenirdi. Jüri üyeleri de  Devlet Tiyatrosu Sanatçılarından oluşurdu.

O yıl Gazi Lisesinden seçilen iki öğrenciden biri bendim. 12 okuldan 24 kişi yarışmıştı. Her okuldan iki kişi şiirlerini okudu.  Benim adım okunmamış ve dereceye girememiştim. Jüri üyesi olup en genç Semih Sergen olduğu için Jüri sözcülüğünü Semih Sergen yapıyordu.

Birinci, ikinci ve üçüncüye şiirlerini tekrar okutup ödüllerini verdi.  Mansiyon alan üç kişinin de ödüllerini verdikten sonra bir anons yaptı. “Aranızda bir arkadaşınız var. Öyle güzel ve olgun bir şiir yazmış ki bu yaşta bir lise öğrencisinin böyle güzel bir şiir yazacağına ihtimal vermedik. Jüri üyeleri olarak bu arkadaşınızı yarışma dışı tuttuk. 

Ben üzüldüm doğrusu, bu arkadaşınızı çağırıp şiirini bir daha okutmak istiyorum. Gazi Lisesinden Mehmet Yardımcı.”  diye beni anons etti. Sahneye çıkıp şiirimi okudum. 

Şiirim şöyle idi:


    KALDIRIM TAŞLARI


Dar sokakların kaldırımları

Gönlüm gibi ıssız artık köşe başları

Bana mı öyle geliyor yoksa

Niye matem sükûtunda kaldırım taşları

Beni mi yabancı buluyorsun bu dar sokağa

Şu gördüğün asırlık ev bizim değil mi

Ben doğduğum gün babamın diktiği şu çam

Tanıtayım mı kendimi tutam tutam

Baharlar gördüm bu dar sokakta

Bağ bozumu mevsimlerine dost oldum

Ne fırtınalı günler gördüm arkadaş

Çakırkaya bağlarında mest oldum

Bu kaçıncı kışımdır benim burdaki

Kaldırım taşlarını göremediğim

Gece yarısı yollarda kendimi yitirip

Viran duvar diplerinde sendelediğim

Boş ver be dostum bu diyar benim beldem

Düşsem de yüzü koyun zarar etmez ki

Kaldırım taşları zaten dostum

Telgraf direkleri de bizden değil mi

Mehmet YARDIMCI


Şiirimi okuyunca salon “BİRİNCİ – BİRİNCİ”  diye tempo tuttu. Semih Sergen de cebinden bir tükenmez kalem çıkarıp,  “Mehmet, sana verilecek ödül yok. Ama ben sana kalemimi hediye edeceğim. Bu kaleme tükenmez kalem derler yeni çıktı. Bunu sana ben hediye ediyorum. Yaz yaz bitmez” dedi ama kalem iki ayda tükendi.

İlk şiirim 1962’de Tercüman gazetesinin İNCİ ekinde yayınlandığı için 1962 esas alınarak sanatta 60 yılım olmuştur.” deyip katılanlara teşekkür edip sözünü bağladı.